Vergi Usul Kanunu’na Göre Şüpheli Ticari Alacaklar

PrintMailRate-it

Taner Öztürk

Bu yazımızda, ticari alacakların tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması durumu vergi mevzuatı açısından değerlendirilecek, şüpheli ticari alacak uygulamasından bahsedilecek ve genel muhasebe kayıtları üzerinde durulacaktır.


1- Giriş

Mevzuatımızda ticari kazancın tespitinde dönemsellik ve tahakkuk ilkesi benimsenmiştir.


Dönemsellik ilkesi, gelir veya giderin ilgili olduğu yılda dikkate alınması gerektiğini, tahakkuk ilkesi ise gelir veya gider unsurunun doğuşu ile birlikte dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir.


Firmalar tahsil edilemeyen alacaklarını, mal ve hizmet satışını gerçekleştirdikleri anda hasılat olarak kaydetmektedirler. Ancak, diğer taraftan, alacaklarını zamanında tahsil edemedikleri veya tahsil edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda bu tutarlar üzerinden vergi ödemek zorunda kalmaktadırlar.


Mükelleflerin tahsil edemedikleri alacaklar üzerinden vergi ödemelerinin önüne geçmek ve mali tablolarının gerçek durumunu göstermesini sağlamak amacıyla, şüpheli alacak karşılığı ayrılması, Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Söz konusu uygulama, her ne kadar Kanun kapsamında yasal bir hak olarak yer almış olsa da, diğer taraftan şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının ihtiyari olduğu, yani mükellefin isteğine bırakılmış olduğu bilgisini de ayrıca belirtmek gerekmektedir.


2- Vergi Usul Kanunu Madde 323

"Ticari ve zırai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla,

  •  Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
  •  Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.


Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.


"Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir."


3- Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Koşulları

A- Alacak; Ticari ve Zirai Kazancın Elde Edilmesi ve Devamı İle İlgili Olmalıdır:


Bir alacağın, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve devamı ile ilgili olduğunun kabul edilebilmesi için, o alacağın daha önce hasılat olarak kaydedilmesi, yani alacağın ticari faaliyet sonucu elde edilmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla daha önce hasılat olarak kaydedilmeyen bir alacak için karşılık ayrılması mümkün olmamaktadır.


B- Bilanço Usulüne Göre Defter Tutulması Gerekmektedir:

Kanun maddesine göre “pasifte karşılık ayrılması” zorunlu olduğundan şüpheli alacaklar, sadece bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler tarafından gider yazılabilmektedir.


C- Alacak Teminatsız Olmalıdır:

Teminatlı alacaklar için karşılık ayrılması mümkün olmayıp alacağın teminatsız kısmı için karşılık ayrılabilmektedir.  Teminatlı alacaklara örnek olarak Banka Teminat Mektubu, Menkul Rehni, Gayrimenkul İpoteği ve Şahsi Kefalet verilebilir.


D- Alacağın Tahsili Şüpheli Hale Gelmiş Olmalıdır:

Bir alacağı, “şüpheli alacak” niteliğinde değerlendirebilmek için aşağıdaki iki koşuldan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir:


1- Alacağın Dava Ve İcra Safhasında Olması

Temel olarak, mahkemeye dava açılması ile ilgili dilekçenin verilmesi, icra müdürlüğüne de takibe ilişkin dilekçenin verilmesi, karşılık ayırmak için yeterlidir. Ancak alacağın mahkemede ve icra müdürlüğünde ciddi şekilde takip edilmesi önem arz etmektedir. Şeklen dava yoluna veya icra takibine gidilmesi ve olayın bu aşamada bırakılması yeterli olmayıp gerekli kanuni çabaların gösterilmiş olması gerekmektedir. Sonuç olarak, başvurudan sonra davanın mahkemede görülmesi ve icra safhasında talebin ödeme emriyle desteklenmesi gerekmektedir.


2- Alacağın Yapılan Protesto veya Yazı İle Bir Defadan Fazla İstenilmesine Rağmen, Borçlu Tarafından Ödenmemiş Bulunan Dava ve İcra Takibine Değmeyecek Derecede Küçük Olması


Alacağın, şüpheli alacak olarak karşılık ayırmak suretiyle gider yazılabilmesi için, dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olması, yani her iki şartın aynı anda gerçekleşmiş olması gerekmektedir.


E- Karşılık Ayrılacak Dönem

Vadesinde ödenmeyen alacaklar, kanuni yollara hangi dönemde başvurulmuş ise o dönemde şüpheli hale geleceğinden, karşılık da söz konusu dönemde ayrılacaktır. Dolayısıyla, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmaması durumunda daha sonra karşılık ayrılmasının söz konusu olmayacağını ifade etmek gerekir. Konu ile ilgili, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun E.2006/291, K.2006/334 sayı ve 08.12.2006 tarihli kararında da; karşılığın, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılabileceği belirtilmiştir.


4- Şüpheli Alacak Karşılığının KDV Karşısındaki Durumu

Uygulamada karşılaşılan ve sıkça sorulan sorulardan biri de karşılığın KDV dahil mi yoksa hariç tutar üzerinden mi ayrılacağıdır.


KDV konusu, Vergi Usul Kanunu’nun 334 No’lu Tebliğinde açıkça belirtilmiştir. Adı geçen Tebliğde KDV’nin ekonomik faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ve işletme alacaklarının bir unsurunu teşkil eden ve doğrudan doğruya kredili mal veya hizmet satışlarının ifasından kaynaklanan bir alacak olduğu açıklanmakta ve VUK Madde 323’te yer alan şartların gerçekleşmesi ile birlikte, dönem kayıtlarına girmiş olması ve beyannamede beyan edilmesi koşuluyla KDV dahil tutar için karşılık ayrılabileceği belirtilmektedir.


5- Muhasebe Kayıtları

Alacağın şüpheli hale gelmesi ile başlayan muhasebe kayıtları, Tekdüzen Muhasebe Sistemi hesap kodlarına göre sıra ile aşağıdaki şekilde muhasebeleştirilir:


1- Alacakların Şüpheli Hale Gelmesi

128-(B) Şüpheli Ticari Alacaklar

120-(A) Alıcılar


2- Şüpheli Hale Gelen Alacak İçin Karşılık Ayrılması

654-(B) Karşılık Giderleri

129-(A) Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı (-)


3- Şüpheli Alacağın Tahsil Edilmesi

100-(B) Kasa

128-(A) Şüpheli Ticari Alacaklar


4- Tahsil Edilen Tutarın Gelir Tablosuna Aktarılması

129-(B) Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı (-)

644-(A) Konusu Kalmayan Karşılıklar


6- Sonuç

Vergi sistemimizde ticari ve zirai kazançların vergilendirilmesi, tahakkuk esası ilkesine bağlanmıştır. Yani hukuki tasarruf yöntemi (Gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi) kabul edilmiştir.


Bilindiği gibi, vadeli olarak yapılan satışlar, tahsilatı beklenmeden gelir olarak dikkate alınmakta, daha sonra tahsilatın gerçekleşmediği ya da şüpheli hale geldiği durumlarda VUK’nun 323. maddesine göre gider yazılarak karşılık ayrılmaktadır.


Şüpheli alacak müessesesi ile birlikte mükellefler, vergide gerçek kazancın vergilendirilmesi ilkesine göre hareket etmiş olacak ve tahsil edemedikleri kazancın vergisini ödemekten kurtulacaklardır.

  

« Yayınlar

  « Sirküler 
  « Yazılar
Skip Ribbon Commands
Skip to main content
Deutschland Weltweit Search Menu