Markanın Türkiye’de Korunması

PrintMailRate-it

Beste Boztaş

08.05.2023


Markanın Türkiye’de Korunması

Günümüzde şirketlerin en önemli başarı faktörlerinden biri markadır. Marka, dijital pazarlama yöntemlerinin piyasayı domine ettiği yeni ekonomik düzende rekabet gücünün en temel göstergelerinden biridir. Aynı veya benzer mal ve hizmetlerin farklı şirketler tarafından sunulduğu global pazar yerlerinde markanız, şirket ile tüketiciler arasında bir köprü görevi görerek, şirketinizin mal ve hizmetlerinin rakiplerinizin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini ve böylelikle tercih edilmenizi sağlar. Marka değeri, tüketicilerin o markaya atfettikleri değere bağlı olarak oluşur ve rakip markalara göre şirketinizin finansal değerini ve gücünü temsil eder. Bu nedenle, markanın tescili ve korunması hususu markanızın haksız kullanımının engellenmesinin yanı sıra, şirketinizin finansal değerinin korunmasını da sağlar.

Türkiye'de markanın tescili ve korunmasına ilişkin hükümler 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile düzenlenmektedir. 

Marka Nedir?

Marka temel olarak bir şirketin mal veya hizmetlerini tanımlamak için kullanılır. Bunlar örneğin kelimeler, harfler, sayılar, resimler olabileceği gibi renkler, hologramlar, multimedya işaretleri ve sesler de olabilir. Marka özünde, bir şirketin mal veya hizmetlerini diğer şirketlerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi mümkün kılmalıdır. Bu nedenle Türk marka siciline kaydedilmek istenen bir marka, marka sahibinin yararlandığı korumanın konusunun açık ve net bir şekilde anlaşılabileceği şekilde sicilde temsil edilebilmelidir. Ancak bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan işaretler marka siciline kaydedilmek için uygundur.

Markanın Türkiye’de Korunması Nasıl Sağlanır?

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka koruması; markanın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından ilgili mevzuata uygun bulunması ve Türk marka siciline tescil edilmesi şartıyla, marka sahibinin Türk marka siciline tescil için başvuru yaptığı tarihten itibaren etkisini göstermeye başlar. Marka korumasının elde edilmesi marka sahibine, markasını tescil edilen mallar veya hizmetler sınıfında münhasır olarak kullanma hakkı tanımanın yanı sıra, marka hakkının ihlali durumunda hukuki yaptırımları talep etme hakkı da verir. Böylece tescilli marka, bir şirketi sadece satış kaybından korumakla kalmaz, aynı zamanda şirketin imajının, itibarının ve finansal değerinin korunmasını da sağlar.

6769 sayılı Kanun, marka siciline tescille beraber ilk başvuru sahibinin haklarını korumayı amaçlamaktadır. Marka hakkının ihlali olarak kabul edilen fiiller kanunda sayılmıştır. Marka sahibinin izni olmaksızın markanın kullanılması, markanın ayırt edilmeyecek kadar benzerinin kullanılmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılan başlıca eylemlerdendir. Marka sahibi ilgili kanunun kendisine sağladığı hakların ihlali durumunda; marka hakkına ihlalin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasının yanı sıra marka hakkına yapılan ihlal sonucu uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini için de mahkemeye başvurabilir. 

Yukarıda belirtilen haklar ve marka hakkının ihlali durumunda uygulanabilecek olan yaptırımlar ancak Türk marka siciline tescil edilmiş olan tescilli markaları kapsamaktadır. Markanın Türk marka siciline kayıtlı olmaması durumunda, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka korumasından yararlanılamaz. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nun haksız rekabete ilişkin hükümleri bir koruma aracı olarak düşünülebilir. Haksız rekabet, ticari hayat içerisinde dürüstlük kurallarına ve hukuka aykırı davranışlarda bulunulmasını ifade eder. Bu hileli veya başkaca haksız olan davranışlar sonucunda rekabet hakkını kötüye kullanan taraf, başkalarının zarara uğramasına yol açar. Böyle bir durumla karşılaşan marka sahibi, markasının Türk marka siciline kayıtlı olmaması durumunda haksız rekabet hükümleri gereğince öncelikle bahse konu markanın gerçek sahibi olduğunu, sonrasında ise haksız rekabetin varlığını mahkemeye kanıtlamalıdır. Mahkeme, başvurucunun markanın gerçek sahibi olduğunu tespit eder ve ona yapılan eylemin haksız rekabet hükümlerine tabi olduğunu belirlerse, yanıltıcı ticari uygulamanın durdurulmasına, yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesine, haksız rekabetin oluşmasına katkıda bulunan araçların ve malların imhasına ve tazminata hükmedebilir.

Marka hakkının ihlali durumunda hangi kanundan yararlanılabileceği ve ispat yükünün kime ait olduğu sorularının cevabı, markanın Türk marka siciline kayıtlı olup olmamasına bağlıdır.

Türkiye’de Marka Tescil Süreci Nasıl İşler?

Türkiye’de marka tescili başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu'na yapılır. Başvuru yapılmadan önce, tescili istenen marka için kullanılan terimler ve mal sınıfları (Nice sınıflandırması) açısından bir marka araştırması yapılması tavsiye edilir. Bu ön araştırma başvurucu için para ve zaman kaybını önler. Söz konusu marka ilgili sınıflarda henüz tescil edilmemişse, marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu'na bir veya daha fazla mal ve/veya hizmet sınıfı için tescil başvurusunda bulunulabilir. Bir markayı tescil ettirme hakkı markayı münhasır kullanım hakkına sahip olan marka sahibine aittir. 

Türk Patent ve Marka Kurumu başvuruyu şeklen, benzerlik ve marka olma vasıfları açısından inceler. Mutlak ret sebeplerinden birinin bulunmaması halinde başvuru kabul eder ve ilgili markayı resmi marka bülteninde yayınlayarak üçüncü kişilerin itirazına açar. Üçüncü kişiler, markanın tesciline, tescilin resmi marka bülteninde yayınlanmasından itibaren iki ay içerisinde hem mutlak hem de nispi ret sebeplerinin varlığını gerekçe göstererek itiraz edebilirler. Herhangi bir itiraz gelmediği takdirde marka, sicilde yayınlanarak tescilli marka haline gelir. Marka, Türk marka siciline başarılı bir şekilde tescil edilmesi halinde hak sahibine 10 yıl süre ile koruma sağlar. Tescil edilen marka, tescil süresinin bitiminden önce başvurulması kaydıyla her on yılda bir yenilenebilir.

Markanın Uluslararası Korunması Mümkün müdür?

Tescilli marka, hak sahibine sadece tescilin gerçekleştiği ülkede marka koruması sağlar. 
Avrupa Birliği markası (AB markası), Avrupa Birliği’ne üye olan bütün ülkelerde geçerli olan bir marka türüdür. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olmaması sebebiyle, bir markanın AB markası olması o markayı Türkiye'de koruma altına almaz.

Kural olarak, marka sahibi markasının başka ülkelerde de korunmasını istiyorsa bu hususu her bir ülke siciline ayrı ayrı başvurarak talep etmelidir. Ancak Madrid Sistemi’ne geçilmesiyle beraber bu durum kolaylaştırılmış olup, markanın tek bir başvuru ile birden çok ülkede korunması mümkün hale getirilmiştir. Uluslararası marka tescili hususu Madrid Anlaşması ve Madrid Protokolü ile düzenlenmektedir. Markanın uluslararası tescili ve müteakip yönetimi, uluslararası markaların kaydını tutan Cenevre'deki Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nde (WIPO) gerçekleşir. Uluslararası marka tescili için başvuruda bulunmadan önce ilgili ulusal marka ofisinde geçerli bir marka başvurusunun veya tescilli bir markanın bulunması zorunludur. Türkiye, 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren Madrid Protokolü ile Madrid Sistemi’ne taraf olmuştur. Bu sayede, marka sahibinin Türkiye’den yapacağı tek bir başvuru ile Madrid Sistemi’ne taraf bütün ülkelerde marka tescili talep etmesi mümkün hale gelmiştir.

Madrid Sistemi Kapsamında Uluslararası Marka Tescil Süreci Nasıl İşler?

Marka sahipleri, Madrid Protokolü üyesi bir ülkenin vatandaşı olmaları, bu ülkede ikamet etmeleri veya bu ülkede ticari bir işletmelerinin olması durumunda Madrid sisteminden yararlanabilirler. Türkiye Madrid Protokolü’ne taraf bir ülkedir. Bunun sonucu olarak, Türk marka siciline kayıtlı veya tescil başvurusu yapılmış markalar için, uluslararası marka tescili başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu'na yapılmalıdır. Başvuru yapıldıktan sonra, Türk Patent ve Marka Kurumu öncelikle markanın uluslararası tescil için gerekli şekli şartları ve özellikle uluslararası marka tescil başvurusunun Türkiye’deki temel marka ile olan uyumunu inceler. Uluslararası marka başvuruları, menşei sicildeki esas tescilin veya başvurunun kapsamını aşamaz. Başvuruda, markanın hangi ülkelerde korunmasının istendiği açıkça belirtilmelidir. Başvuru için hem Türk Patent ve Marka Kurumu'na hem de WIPO'ya bir ücret ödenir. Başvuru ücretleri başvuru kapsamındaki sınıf sayısı, başvurunun kapsadığı ülke sayısı gibi kriterlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Türk Patent ve Marka Kurumu şeklen incelediği başvuruyu uygun bulması halinde WIPO'ya iletir. WIPO kendisine gönderilen başvuruyu şeklen inceler ve başvurunun uygun ve doğru yapıldığının tespiti halinde başvuruyu Uluslararası Sicil’e kaydederek WIPO Gazetesi’nde yayınlar. Ardından marka korumasının talep edildiği akit ülke ofislerine bu durumu bildirir.

Uluslararası Marka Koruması Nasıl Kazanılır?

Markanın WIPO Gazetesi’nde yayınlanması, mevzubahis markanın marka koruması talep edilen akit ülkelerde o tarihten itibaren uluslararası marka koruması kazandığı anlamına gelmez. Uluslararası markaların korunabilirliğinin incelenmesi tescil talep edilen ülkelerde birbirinden bağımsız olarak gerçekleşir. Bu ülkeler, WIPO tarafından kendilerine yapılan bildirimi takiben bir yıl (veya bazı durumlarda 18 ay) içinde kendi ulusal yasaları uyarınca korumayı reddetme hakkına sahiptir. Başvurunun bir ülkede reddedilmesi, diğer ülkelerdeki geçerliliğini etkilemez. Söz konusu süre içerisinde korumanın reddedildiğinin bildirilmemesi veya korumanın verildiğinin beyan edilmesi halinde, bu karar WIPO tarafından uluslararası sicile kaydedilir ve uluslararası marka sahibi böylece başvurusunun kabul edildiği akit ülkelerde, ulusal marka sahibine tanınan tüm haklardan yararlanmaya başlar.

Uluslararası sicile tescil edilen her marka, sicile kayıt tarihinden itibaren 10 yıllık bir süre boyunca sicilde belirtilen ülkelerin marka korumasından yararlanır. Korumanın devam etmesi için bu süre sona ermeden WIPO'ya yenileme başvurusu yapılmalıdır. Sürenin kaçırılması halinde, ek bir ücret ödenerek sürenin bitiminden itibaren altı ay içinde yenileme talebinde de bulunulabilir.

SONUÇ

Marka, bir mal veya hizmetin ulusal ve/veya global düzeyde tanınmasını ve rakiplerinden ayırt edilmesini sağlar. Marka, tescil ile yasal bir konum kazanır ve marka sahibine yasal güvence sağlar. Markanın korunması, marka sahibine rakipleri karşısında belirgin bir rekabet avantajı yaratır. 
Türkiye’de marka koruması temel olarak iki şekilde mümkündür: 

  • 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında ulusal marka koruması, 
  • Madrid sistemine göre uluslararası marka koruması.

  

« Yayınlar

  « Sirküler 
  « Yazılar  
  « Özelgeler 
  « 5 Soru 5 Cevap


Skip Ribbon Commands
Skip to main content
Deutschland Weltweit Search Menu