Çürümüş, Bozulmuş ve Son Kullanım Tarihi Geçmiş Olan Malların İmhasının Vergi Mevzuatı Kapsamında Değerlendirilmesi

PrintMailRate-it

Kübra Zaralı

Yazımızda çürümüş, bozulmuş ve son kullanım tarihi geçmiş ticari malların imha işleminden ve bu imha işleminin vergi mevzuatı kapsamında nasıl değerlendirileceğinden bahsedeceğiz.


Vergi Usul Kanunu Yönünden


213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ‘Kıymeti Düşen Mallar’ başlıklı 278. maddesinde; yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutat olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 267. maddesinde ise, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın emsal bedelinin, ortalama fiyat, maliyet bedeli ve takdir esası olmak üzere üç esasa göre tayin edileceği; ilk iki sıradaki usul ile belli edilemeyen emsal bedelin ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edileceği hüküm altına alınmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ‘Takdir Komisyonlarının Görevleri’ başlıklı 74/3-(a)-(1). maddesinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak takdir komisyonlarının görevleri arasında sayılmıştır.


Yukarıda bahsi geçen mevzuat kapsamında, bir mükellefe ait takdir işleminin mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin bulunduğu il veya ilçedeki takdir komisyonunca yapılması gerekmektedir. Ancak özellik arz edebilecek bazı durumlarda takdir işlemlerinin başka mahalde bulunan takdir komisyonlarınca da yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu durumda, farklı bölgelerde bulunan ve kıymetleri düşen emtianın emsal bedelleri, bulundukları il veya ilçelerdeki takdir komisyonlarınca tespit edilebileceği gibi, emtianın bulunduğu il veya ilçelerdeki takdir komisyonlarınca emsal bedellerini belirleyici gerekli tespitler yapılarak mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin takdir işlemlerini yapmakta olan takdir komisyonuna veri olarak da gönderilebilecektir.


Yukarıda yer alan bilgilerin yanı sıra fire konusuna değinmek gerekirse; ‘Fire’, bir malın imalat süresince veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı kayıptır. Bu tanım dikkate alındığında fire, işletmenin üretim süreci, kullandığı teknoloji gibi bir takım unsurlar esas alınarak miktarı dönem sonunda ölçülebilir bir üretim kaybıdır. Normal olarak, tüm işletmeler defter kayıtlarında, miktar bazında; ‘Dönem Başı Stok + Dönem İçindeki Alışlar = Dönem İçindeki Çıkışlar + Dönem Sonu Stok’ dengesini tutturmak durumundadır.


Gerek dönem başı gerekse dönem sonu fiili mal stoklarının ne şekilde tespit edileceği Vergi Usul Kanununun 186. maddesinde belirtilmiştir. Bu itibarla, fireye uğrayan mallarla ilgili olarak işletme sahibi tarafından Vergi Usul Kanunu’na göre bir belge düzenlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.


Fireler miktarları yasal düzenlemeler ile veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenmekte olup firelere ilişkin tespit ve takdir işlemlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 74. maddesinde sayılan görevleri arasında olmamasından dolayı fire oranlarına ilişkin takdir ve tespit işlemlerinin Takdir Komisyonunca yapılması mümkün bulunmamaktadır.


Bu hükümlere göre, üretim süreci sonrasında kalite standartlarına uygun olmamaları nedeniyle satışa konu edilemeyecek durumda olan fire niteliğindeki emtiaların değer tespitinin takdir komisyonunca yapılmasına gerek bulunmamaktadır.


Fire kapsamı dışında kalan emtiaların imhasında genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk olan ilaç, tıbbi malzeme, gıda, atık vb. emtianın insan sağlığına zararlı olabileceği ve acilen imha edilmesi mecburiyeti bulunan bu ürünlerin emsal bedellerinin takdir komisyonlarınca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı hususları göz önüne alınarak; takdir komisyonuna başvurulmaksızın ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilebilmesi Maliye Bakanlığı’nca benimsenmiş bir uygulamadır.


Bu çerçevede imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu ürünlerin yukarıda bahsedilen şekilde teşekkül ettirilen bir komisyon nezdinde imha edilmesi halinde, bu ürünlerin imhası aşamasına mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin söz konusu komisyona katılımına gerek bulunmamaktadır.


Yukarıda izah edilen şekilde ilgili bakanlık ve yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı komisyon nezdinde imha işlemine ilişkin olarak düzenlenen tutanağın istenildiğinde ibraz edilmesi şartıyla muhafaza edilmesi gerekmekte olup, imha işleminin söz konusu tutanağa istinaden muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.


Öte yandan, son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk ürünlerin imha edilmesi işlemine ilgili bakanlık yetkililerinin katılımının sağlanamaması ve imhaya ilişkin tespitin bu komisyon nezdinde tutanağa bağlanamaması durumunda, olayın mutlaka takdir komisyonuna intikalinin sağlanması gerekmekte olup, imha edilen ürünlerin takdir komisyonunca belirlenecek emsal bedel üzerinden kayıtlara alınarak işlem yapılması gerekecektir.


Gelir ve Kurumlar Vergisi Yönünden

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ‘Safi Kurum Kazancı’ başlıklı 6. maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.


Ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (3) numaralı bendinde ise; işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilmesinin kabul edileceği belirtilmiştir.


Yukarıda yapılan açıklamalara göre, resmi makamlar nezdinde imha edilen malların Vergi Usul Kanununun 267. maddesi uyarınca belirlenecek emsal bedeli ile işletmenin kayıtlarında yer alan değer arasındaki farkın kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olabilecektir.


Ancak, takdir komisyonu veya ilgili bakanlık yetkilileri nezdinde olmaksızın imha edilen malların emsal bedelinin takdir komisyonu tarafından belirlenmemesi nedeniyle, söz konusu mal bedellerinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır.


Yukarıda yer alan açıklamaların haricinde ihraç edilen malların imhasında ortaya çıkan giderlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında nasıl değerlendirileceğine ilişkin olarak kısa bir açıklama yapalım. İhraç edilmiş malın bozulmuş olmasından dolayı imha edilmesi gerektiği zamanlarda yani Türkiye’ye geri getirilme maliyetinin yüksek olmasından dolayı imha işleminin yurtdışında yapıldığı zamanlarda, emsal bedelinin takdir esasına göre tespit edilmesi fiilen mümkün olamayacaktır.  Bozulması nedeniyle yurt dışı gümrüğünde imha olunan mal bedelinin, yurtdışı Gümrük yetkilileri tarafından düzenlenen tutanağın, söz konusu ülkede bulunan yurtdışı temsilciliğinde veya yurtiçinde noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik ettirilmesi şartıyla, daha önce hasılat kayıtlarında gösterilen malın satış bedelinin, kayıtlarda gider olarak gösterilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak söz konusu mal sigortalı ise sigortadan alınacak bedelin gelir yazılması gerekeceği unutulmamalıdır.


Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde mükelleflerin vergiye tabi işlemler dolayısıyla hesaplanan KDV’den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 30/(c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi indirim konusu yapılamaz, hükmüne yer verilmiştir.


Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin ‘2.4. Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV’nin İndirimi’ başlıklı bölümünde;


“Mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin, 3065 sayılı Kanunun (30/c) maddesi hükmü uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Söz konusu malların ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda da bu mallara ilişkin yüklenilen KDV indirilemez.

Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.”

açıklamasına yer verilmiştir.


Konuya ilişkin olarak 60 No.lu KDV Sirkülerinde de, malların değerinin düşmesi ve fire sonucunda meydana gelen kayıplara ilişkin yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı da ayrıca açıklanmıştır. 


Malların Değerinin Düşmesi Sonucunda

Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde, zayi olan mal kapsamında değerlendirilme yapılmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkündür. Örnek vermek gerekirse; üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin veya yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV’nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir.


Fire Sonucunda

Fire, yukarıda daha önce de belirtildiği gibi bir malın imalat süresince veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı kayıptır. İmalat sırasında veya sonrasında meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin de düzeltilmesine gerek yoktur. Ancak, yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin giderlerin, Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indiriminin kabul edilmemesi halinde, bu giderler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse; akaryakıtın depolanması sırasında ortaya çıkan ve ilgili kuruluşlar tarafından belirlenen oranlar dahilindeki kayıplar ile hazır giyim eşyası dikiminde veya ayakkabı yapımında üretim sürecindeki kesme, biçme, dikme gibi işlemlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar fire olarak değerlendirilmektedir. Bunlara ilişkin olarak yüklenilen KDV de indirim konusu yapılabilecektir.


Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, imalat sırasında veya sonrasında yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşmayan kayıplar nedeniyle yüklenilen KDV’nin düzeltilmesine gerek yoktur. Yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplar zayi olan mal kapsamında değerlendirilecek ve bu mallar nedeniyle yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacağından, KDV beyannamesinin ‘İlave edilecek KDV’ satırına yazılmak suretiyle düzeltilecektir.


Yapılan açıklamaların haricinde, yurtdışına ihraç edilmiş olan malların yurtdışında imha işlemlerinin tamamlanması durumunda daha önce yüklenilmiş olan KDV tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusuna da değinelim. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11/1(a) maddesine göre ihracat teslimleri katma değer vergisinden istisnadır. İstisna kapsamına giren bu teslimlerle ilgili olarak yüklenilip indirilemeyen Katma Değer Vergisi, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Kanun’un 32. maddesine göre iade edilebilmektedir. İade işlemine ilişkin taleplerin Bakanlıkça kabul edilmemesi durumunda, ihraç edilen malların ilişkin yüklenilen KDV tutarının indirim yoluyla telafi edilebilmesi mümkündür.


Sonuç

Çürümüş, bozulmuş ve son kullanım tarihi geçen imha edilecek malların niteliğine göre, bahsi geçen mevzuat kapsamında belirtilen görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumların görevlilerinin ve bu malları imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi ya da son kullanım tarihi dolan malların Takdir Komisyon nezdinde yapılması şartıyla, söz konusu malların VUK’un 278. maddesine göre ‘Takdir Komisyonu’nca değeri sıfır kabul edilmesi şartıyla, doğrudan gider yazılabilir.


KDV Genel Tebliği çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda; kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğu için mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir. Zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin ‘İlave edilecek KDV’ satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.


Ayrıca ihraç edilmiş olan malların taşınma ve/veya depolanma esnasında zarar görmüş veya bozulmuş olmasından dolayı imha işleminin yurtdışında yapılması durumunda, yurtdışı Gümrük yetkilileri tarafından düzenlenen tutanağın, söz konusu ülkede bulunan yurtdışı temsilciliğinde veya yurtiçinde noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik ettirilmesi şartıyla, daha önce hasılat kayıtlarında gösterilen malın satış bedelinin, muhasebe kayıtlarında gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. İhraç edilen malların ilişkin daha önce yüklenilmiş olan KDV tutarının da indirim yoluyla telafi edilebilmesi mümkündür.


Üretim süreci sonrasında kalite standartlarına uygun olmamaları nedeniyle satışa konu edilemeyecek durumda olan fire niteliğindeki emtiaların değer tespitinin takdir komisyonunca yapılmasına gerek bulunmamaktadır. İmalat sırasında veya sonrasında yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşmayan kayıplar nedeniyle yüklenilen KDV’nin düzeltilmesine de gerek bulunmamaktadır.


Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde, zayi olan mal kapsamında değerlendirilme yapılmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması da mümkündür.


Yukarıda yer alan açıklamalara ilişkin olarak özet bir tabloyla konuya biraz da olsa açıklık getirmemiz gerekirse; 


Genel BilgiGider Yazılıp Yazılmayacağına İlişkin AçıklamalarKDV Düzeltmesine İlişkin Açıklamalar
Zayi Olan MalKanunen Kabul Edilmeyen Gerek  Var
Üretim FiresiGiderGerek Yok
Satılan Değeri Düşen MalGiderGerek Yok
Satılmayan Değeri Düşen MalKanunen Kabul Edilmeyen GiderGerek Yok



  

« Yayınlar

  « Sirküler 
  « Yazılar
Skip Ribbon Commands
Skip to main content
Deutschland Weltweit Search Menu