Avanslar Değerlemeli mi?… Değerlememeli mi?...

PrintMailRate-it

​Özge Çağlar Cebeci 

Gİrİş

Konu ile ilgilenenlerin bilgisinin olduğunu düşünerek avansın tanımını yapıp klasik bir bir başlangıç yapmayalım. Burada üzerinde duracağımız konu, bir vesile ile alınmış veya verilmiş döviz avansların değerlemesi. Uzun zamandır tartışılan ve hala net bir sonucu olmayan konu ile ilgili ileri sürülen ve neredeyse her makalede yer verilen üç görüşü DE kısaca ele alalım.


Değerleme Yapılmaz Çünkü Avanslar Borç/Alacak Değildir.

Değerlemeye tabi tutulacak kıymetlere VUK’un 280. maddesinde değinilmiştir. Maddeye göre yabancı para ile olan senetli ve senetsiz alacaklar ve borçlar borsa rayici veya Maliye Bakanlığı’nca tespit edilen kur üzerinden değerlenecektir.

Avans, gelecekte alınacak veya verilecek olan mal ve hizmetlerin karşılığında önceden peşin olarak alınan ya da verilen tutarlari ifade etmektedir. Avansların gerçek borç/ alacak durumuna dönüşmesi esas itibariyle, sözleşmenin fesh edildiği veya sözleşmenin yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği durumlarda ortaya çıkar. Belirtilen bu durum gerçekleşmediği sürece avanslar borç/alacak sayılmazlar.

Borç/alacak olarak kabul edilmeyen avanslar bu nedenle VUK’un 280. maddesi kapsamında değerlemeye tabi tutulmamalı ve avanslara ilişkin ortaya çıkan kur farkları da işletme kar/zarar hesaplamasında dikkate alınmamalıdır.

Konu ile ilgili Dn. 3.D.’nin 06.02.1997 tarih ve E: 1995/4701, K:1997/486 Sayılı Danıştay Kararı özeti aşağıdaki gibidir:

“Taraflar arasında yapılan mukavelenin yürürlükte bulunması, ihracattan vazgeçilmemiş olması nedeniyle avansların borç niteliği kazandığı söylenemeyeceğinden borç olarak değerlemeye tabi tutulması mümkün değildir.”

Avanslar Borç/Alacak Değildir Ancak Gerçekçi Bilanço İçin Değerleme Yapılmalıdır.
Bu görüşe göre de alınan veya verilen avanslar bir önceki görüşteki gibi yine borç/alacak olarak değerlendirilmezler. Ancak ilk bahsettiğim görüşten ayrılan noktası mali tabloların daha gerçekçi olması için avansların değerlenmesi gerektiği savunulur. Değerleme sonucunda hesaplanan kur farkları yine kar/zarar hesaplarına intikal ettirilmeyip geçici bir hasapta takip edilir ve sonrasında maliyet veya hasılat ile ilişkilendirilir.

Ankara YMM Odası Mevzuatı İzleme Komisyonu’nun 03.04.2001 tarih ve 2.2 No’lu Kararı’nda sipariş avanslarının özel niteliği bulunduğu, bunların mukayyet değeri ile değerlenmesi gerektiği, kur değerlemesi yapıldığında ise, ortaya çıkan kur farklarının siparişe konu malın maliyeti veya hasılatı ile mahsuplanması icabettiği belirtilmiştir.

Avansların Dövizli Borç/Alacaktan Farkı Yoktur, Değerlenmelidir.

Her ne kadar avansların değerlemesi konusunda Maliye tarafından verilmiş net bir hüküm veya yayımlanan bir tebliğ olmamasına karşın özelgeler açısından son trend bu yöndedir. Yani avansların normal bir borç/alacaktan farkı yoktur ve bu nedenle VUK’un 280. maddesine göre değerlemeye tabi tutularak oluşan kur farkları da doğrudan gelir/gider yazılmalıdır.

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 24.07.2014 tarih ve 64597866-105[280-2014]-122 sayılı özelgesi yukarıdaki görüş açısından örnek verilebilir. Bu özelgede yatırım yapan bir firma, yurtiçi ve yurtdışı satıcılarına döviz cinsinden vermiş olduğu avansların değerleme günü itibariyle değerlenip değerlenmeyeceği, değerlenecekse oluşan olumlu veya olumsuz kur farkının doğrudan gelir/gider mi yazılacağı yoksa yatırımın maliyetiyle mi ilişkilendirileceği ile ilgili görüş talep etmiş olup özelgenin sonuç bölümünde firmaya aşağıdaki cevap verilmiştir:

“Buna göre şirketinizce yapılacak yatırımlar için döviz cinsinden verilen avanslar, döviz cinsinden alacak hükmünde olduğundan, dönem sonlarında Vergi Usul Kanununun yukarıdaki hükümlerinin de dikkate alınarak değerlemeye tabi tutulması, değerleme sonucu oluşan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.”


Sonuç

Daha öncede belirttiğim gibi konu ile ilgili net bir yasa hükmü, tebliğ vb. bulunmadığı için her ne kadar Maliye’nin son yıllardaki görüşü avansların değerlenmesi ve oluşan kur farklarının kar/zarar hesaplarına intikal ettirilmesi olsa da meslektaşlarımızın alışmış olduğu yöntemlerden kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum. Bununla birlikte naçizane görüşüm avans hesaplarının maliyet ve hasılat hesaplarından bağımsız hesap olduğu, normal bir borç/alacak gibi düşünülmesi gerektiği ve değerlemeye tabi tutularak ortaya çıkan kur farklarının gelir/gider olarak dikkate alınması gerektiği yönündedir.

  

« Yayınlar

  « Sirküler 
  « Yazılar
Skip Ribbon Commands
Skip to main content
Deutschland Weltweit Search Menu