Alman Tedarik Zinciri Yasası uyarınca Türk şirketlerinin alması gereken önlemler

PrintMailRate-it

 

Yasa uyarınca tedarik zinciri, bir şirketin tüm ürün ve hizmetlerinin dahil olduğu süreçleri kapsamaktadır. Dolaysıyla tedarik zinciri, hammaddenin çıkarılmasından son ürünün nihai müşteriye teslimine kadar ürünlerin imalatı ve hizmetlerin sağlanması için gerekli olan yurt içi ve yurt dışında yürütülen tüm adımları kapsamaktadır.

 

Bu sebeple bir Türk şirketi Alman bir şirketin doğrudan tedarikçisi olabilir. Yasa'ya göre doğrudan tedarikçi; şirketin ürününün imalatı veya ilgili hizmetin sağlanması ve bu hizmetten faydalanılması için tedariki gereken malların teslimi veya hizmetlerin sağlanmasına ilişkin kurulan bir sözleşmenin tarafı olan kişidir.

 

Bununla birlikte yine bir Türk şirketi Alman bir şirket açısından ara tedarikçi konumunda da olabilir. Yasa'ya göre ara tedarikçi, doğrudan tedarikçi olmayan ve şirketin ürününün imalatı veya ilgili hizmetin sağlanması ve bu hizmetten faydalanılması için tedarik faaliyetine ihtiyaç duyulan şirket olarak tanımlanmaktadır.

 

Yasa ayrıca, denetim yükümlülüklerinden kaçınmak amacıyla, doğrudan tedarikçinin ara  tedarikçi olarak gösterildiği hallerde, ara tedarikçi olarak gösterilen tedarikçinin doğrudan tedarikçi olarak kabul edileceğini düzenlemiştir.

 

LkSG açısından doğrudan tedarikçi ile ara tedarikçi arasındaki fark, Alman şirketlerinin uygulayacağı denetimde kendini göstermektedir. Buna göre, Alman şirketler doğrudan tedarikçilerine karşı  risk analizi yapmakla, sözleşmesel mekanizmalarla uygun önleyici ve iyileştirici tedbirler almakla yükümlüdür (bkz. II. Yapılması gerekenler başlığı).

 

Buna karşılık ara tedarikçiye ilişkin bu yükümlülükleri ancak insan haklarının veya çevresel bir yükümlülüğün ihlal edildiğini gösteren olgusal belirtiler (doğrulanabilir bilgi) mevcutsa yerine getirmekle yükümlüdür. 

 

Bu sebeple Yasa uyarınca alınması gereken aksiyonlar belirlenmeden önce Türk şirketlerinin tedarik zincirindeki mevcut ve muhtemel konumlarının iyi tespit edilmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca, bir Alman bir şirketin hakim şirket konumunda olduğu durumlarda Alman şirketin faaliyet alanı bağlı şirketini de kapsamaktadır. Bu sebeple örneğin, Türkiye'de kurulu olsa da yönetim ve sermaye anlamında kurucusu ve yöneticisi Alman bir şirket olan Türk şirketi, aynı Alman şirketi gibi LkSG açısından sorumlu olacaktır.

 

Dolayısıyla bu durumda Yasa, söz konusu yavru şirketin faaliyetlerini de hakim şirketin kendi faaliyeti olarak görmektedir. Bu sebeple Yasa, bu şirketlerin tedarikçiler gibi Alman şirketlerle yalnızca tedarike yönelik bir ticari ilişkisi kurmadığını ve daha sıkı yükümlülüklere tabi olacağını kabul etmiştir.

 

1. HANGİ ÖNLEMLER ALINMALIDIR?

LkSG incelendiğinde Yasa'nın Alman şirketler için öngördüğü bir takım kuralların Alman şirketlerin tedarikçilerini doğrudan etkilediği görülmektedir. Aşağıdaki tabloda LkSG' nin sistematiği takip edilerek çıkartılan yükümlülükler yer almaktadır. 
 

                        I.         Uyulması Gereken Yükümlülükler

 

Alman Şirketlerin YükümlülükleriTürk Şirketlerinin Yükümlülükleri
Çocuk istihdamında uluslararası sözleşmelere uygun davranılması

İş Kanunu uyarınca çocuk işçi çalıştırılması koşullarına riayet edilmesi

 

İşyeri çalışma ortamının insan haklarını gözetecek şekilde olması

Aşırı ekonomik veya cinsel sömürü ve aşağılanma yoluyla kölelik ve köleliğe benzer veya tahakküm veya baskının uygulanmaması

 

İş kazası riski veya işle ilgili sağlık tehlikelerinin ortaya çıkması halinde iş güvenliği yükümlülüklerine riayet edilmesi

 

  • İşyeri ve iş ekipmanlarının sağlanması
  • Kimyasal, fiziksel veya biyolojik maddelerden korunmak için önlemlerin alınması
  • Çalışma saatleri ve dinlenme araları açısından uygun olmayan iş organizasyonu nedeniyle aşırı derecede fiziksel ve zihinsel yorgunluğu önleyici önlemlerin alınması
  • Çalışanlara gerekli eğitimlerin verilmesi

     
İşçilerin sendikal haklarının kullanılmasını sağlama
  • İşçilerin sendikal kurma ve üye olma haklarını kullanmalarını engellememe
  • İşçilerin sendikal hakları kullanmalarının ayrımcılık ve haksız uygulama yaratmamasının sağlanması
  • Grev ve toplu pazarlık haklarının kullanılmasını sağlama

     
İstihdam şartlarındaki eşitliği sağlama
  • Kişilerin etnik köken, sosyal köken, sağlık durumu, cinsel yönelim, cinsiyet, yaş, siyasi görüş, din veya dünya görüşü gibi sebeplerle istihdamda eşit olmayan muamelede bulunmama
  • Eşit değerdeki işçi için eşit  ücret verilmesi
  • İşçilere en az yürürlükteki asgari ücretin verilerek adil(makul) ücret verilmesini sağlama

     
Çevresel yükümlüklere uyulması
  • Toprağın tahrip edilmesini, suyun ve havanın kirlenmesini önleme, hava emisyonuna veya aşırı su tüketimine yol açmama
  • Cıvaya ilişkin Mimata Sözleşmesi'ne uygun hareket edilmesi
  • Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi'ne uygun hareket edilmesi
  • Tehlikeli atıklara ilişkin Basel Sözleşmesine uygun hareket etme

 

 

                      II.         Yapılması gerekenler

Alman şirketler doğrudan tedarikçilerini seçerken ve onlarla ticaret yaparken özellikle aşağıdaki hususlara dikkat edecektir; 

  • İnsan hakları ve çevreye ilişkin beklentilerini karşılayıp karşılamadıklarına bakacaktır.
  • Şirket yönetiminin gerektirdiği insan haklarına yönelik ve çevresel beklentilere uyacaklarına ve bu beklentileri tedarik zinciri boyunca karşılayacaklarına ilişkin sözleşmesel güvence isteyeceklerdir.
  • Doğrudan tedarikçilerin bir önceki maddede bahsedilen güvencelerini yerine getirmeleri için eğitimler verecektir.
  • Kendi insan hakları stratejilerine uygunluğu kontrol etmek için sözleşmesel kontrol mekanizması kurulmasını ve uygulanmasını talep edeceklerdir. 
  • Ayrıca Yasa ile yetkili kılınan makam, Alman şirketlerden Yasa'ya uygunluğun denetlenmesi için bağlı şirketler, doğrudan ve ara tedarikçiler hakkındaki bilgi ve belgeleri paylaşmasını istediğinde, şirketler ilgili tedarikçiden söz konusu bilgi ve belgeleri isteyebilecektir. 

    Yukarıda belirtilen yükümlülüklere istinaden Türk şirketlerinin aşağıda belirtilen aksiyonları alması, Alman şirketlerle kurdukları veya kurmayı planladıkları ticari ilişkiler açısından önem arz edecektir: 
  • Yazılı bir insan hakları politikası oluşturmak.
  • Bu bildirge uyarınca bir insan hakları stratejisi oluşturmak.
  • Mevcut ve ileride karşılaşılması muhtemel insan hakları riskleri ile ilgili bir değerlendirme yapmak.
  • Tedarikçilerini ve tedarik stratejilerini gözden geçirmek.
  • Risk bazlı kontrol önlemlerinin uygulanması. 

    Dolaysıyla bir Alman şirketin doğrudan tedarikçisi konumunda olan bir Türk şirketinin kendi faaliyetleri ve tedarik ilişkisi açısından aşağıdaki süreçleri işletmesi ve bunları belgelendirmesi tavsiye edilir: 
  1. Kendi faaliyet alanları ve şirket içinde insan haklarına ilişkin iç değerlendirme yapmak, muhtemel insan hakları ihlallerine ilişkin kendi risk değerlendirmelerini yapmak.
  2. Oluşturdukları insan hakları politikasını tüm tedarikçilerine tebliğ etmek.
  3. Tedarik sözleşmelerini gözden geçirerek insan hakları stratejileri uyarınca kendi tedarikçilerinden yukarıda belirtilen insan hakları değerlerine uygun iş yapacaklarına ilişkin taahhüt almak.
  4. Etki edebilme gücü ile orantılı olarak tedarik sözleşmeleri ile bu taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini denetleyebilmek için elverişli kontrol mekanizmaları oluşturmak (örneğin, iş güvenliği önlemlerine uyulduğuna dair bilgi ve belge talep edilmesi, vb.) .
  5. Pazardaki konumlarına göre ilk üç maddede belirtilen önlemlerin tedarikçilerinin tedarikçileri tarafından da alındığına ilişkin taahhüt almak. 

    Bilgi edinmenizi rica ederiz. 

 

"Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Rödl & Partner'a işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

İRTİBAT

Contact Person Picture

Gaye Akgüç

+90 212 310 14 00

İletişim

Contact Person Picture

Ekin Dilek

+90 212 310 14 00

İletişim

Deutschland Weltweit Search Menu